Atlar, tarih boyunca insanların en yakın dostlarından biri olmuş ve insan yaşamında önemli bir yer tutmuştur. Gerek tarımda, gerek taşımacılıkta, gerekse savaşlarda insanların en büyük yardımcılarından biri olmuştur.
Atların tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir ve pek çok kültürde atlar, gücün, asaletin ve özgürlüğün sembolü olarak kabul edilir. Bu yazımızda atları tarihinden itibaren geniş bir şekilde ele alacağız.
At (Equus caballus), memeliler sınıfının, Perissodactyla (tek toynaklılar) takımının, Hippomorpha alt takımının, Equidae (atgiller) familyasının, Equus cinsine âit bir türdür.
Latince “equus” kelimesi, at anlamına gelirken, Türkçede kullanılan “at” kelimesi eski Türkçe kökenlidir.
Atlar, tarih boyunca birçok dilde farklı isimlerle anılmıştır; örneğin İngilizcede “horse”, Almancada “Pferd” ve Fransızcada “cheval” olarak bilinirler. Bu çeşitli isimler, atın farklı kültürlerdeki önemini ve evrensel kabulünü yansıtır.
Grup: Omurgalılar Vertebrata
Sınıf: Memeliler Mammalia
Alt Sınıf: Plesentalılar Placentelia
Takım: Tırnaklılar Ungulata
Alt Takım: Tektırnaklılar Perissodactyla
Familya: Atgiller Equidae
Cins: Equus
Tür: At Equus caballus
Equus, atgillerden oluşan bütün tekparmaklı memelileri kapsar; eşek, zebra, yaban eşeği ve bütün at ırkları. Fakat at sözü ile, yalnız evcil at türünden ibaret olan at altcinsi kastedilir. Evcil atın yabani soyu bilinmemektedir. Günümüzde resmi olarak tanınan 150’den fazla at ve pony ırkı vardır.
Atların Özellikleri
Atın kestanecikli dört ayağı ve güçlü toynakları vardır. Toynağı öteki tekparmaklılarınkinden daha geniş ve değirmidir. Kulakları küçüktür. Donu çizgisiz, yelesi gürdür. Kuyruğu, dibinden itibaren kalın kıllarla donanmıştır. Bugün steplerde, yaşlı bir aygırın önderliğinde sürüler halinde yaşayan yabani atların evcil atlardan türeme olduğu herkesçe kabul edilir.
Atın yetişkin erkeğine “aygır”, dişisine “kısrak”, genç atlara “tay”, yumurtaları alınarak hadım edilene “iğdiş“, üreme için kullanılan aygıra “damızlık“, koşum atlarının erkeğine “beygir“, dişisine bazı yörelerde “gölük“ denilmektedir.
Eskiden aygırlar binicilik için kullanılırken, kısraklar sadece üreme amacıyla tutuluyordu. İğdişler, iş hayatında (ormancılık, tarım, taşıma) ve kadınların at binmesi için kullanılıyordu. Bununla birlikte günümüzde iğdişler, binicilik atları olarak aygırların yerini almıştır.
Atlar, vücut yapılarına, çabuk ve uzun koşma yeteneklerine, yük taşıma güçlerine göre sıcakkanlı atlar (binek atları) ılıkkanlı atlar ve soğukkanlı atlar (koşum atları) diye başlıca iki gruba ayrılır.
Sıcakkanlı atlar küçük, canlı mizaçlı ve narindir. Vücut orta irilikte, hafif ve ince yapılıdır. Kaslar soğukkanlılara göre az gelişmiştir. Vücudu örten kıllar kısadır. Çok hızlı ve sürekli koşabilirler. Genellikle binek, hafif çekim, koşum, taşıma ve spor işlerinde kullanılır. İklime uyma kabiliyeti iyidir. Dünyada çok yaygın olmakla birlikte en bilinenleri Arap atları ile ondan daha boylu olan İngiliz atlarıdır.
Soğukkanlı atlar daha iri, ağır yapılı, kalın ve kaba görünüşlü, kasları çok gelişmiş ve kuvvetlidir. Vücudu örten kıllar uzun, baş büyük, boyun kısa ve kalın, sağrı gelişkin ve kuvvetlidir. İklime uyma kabiliyetleri düşüktür. Hareketleri oldukça ağırdır, pulluk ve arabaları kolayca çekerler (Arden, Nonyüs ve Belçika atları).
Atların Fiziksel Özellikleri
Ömrü ve Yaşam Aşamaları
Yetiştirme, bakım ve çevreye bağlı olarak modern atların ömrü ortalama 25 ila 30 yıl arasındadır. Ancak nadiren bazı atlar adeta zamana meydan okurcasına 40’lı yaşlarını devirmişlerdir. Bilinen en uzun yaşayan at 19. yüzyılda 62 yaşına kadar yaşayan “Oldbilly” idi. Guinness Dünya Rekorları’nda dünyada yaşayan en yaşlı pony olarak listelenen Sugar Puff, 2007 yılında 56 yaşında öldü.
At ve ponylerin yaşlarının hesaplanmasında, yarış amaçları çerçevesinde, güney Yarımkürede 1 Ocak, güney Yarımkürede 1 Temmuz veya Ağustos tarihleri esas alınır. Örneğin Kuzey Yarımküredeki yarış otoritelerinin çoğu 1 Ocak tarihini atların resmi yaşının arttığı tarih olarak kabul eder.
Atların yaşlarını tanımlamak için kullanılan bazı terimler vardır:
- Tay: Bir yaşından küçük olan her iki cinsten bir tay. Tayların çoğu beş ila yedi aylıkken sütten kesilir, ancak taylar dışarıdan bir etki olmaksızın dört ayda da sütten kesilebilir.
- Genç At: Bir ya da iki yaşında olan her iki cinsiyetten bir at.
- Aygır: Dört yaşında ve daha büyük hadım edilmemiş bir erkek at. “At” terimi bazen aygır anlamında da kullanılmaktadır.
- Kısrak: Dört veya daha büyük yaşında olan dişi at.
- İğdiş: Her yaştan hadım edilmiş erkek at.
Boy ve Ağırlık
Atın boyu “cidago” ya da “cıdağı” olarak ifade edilen atın en yüksek noktasından ölçülür. Bu nokta, atın gövdesine göre yukarı ve aşağı hareket eden baş veya boyundan farklı olarak anatominin sabit bir noktası olduğu için kullanılır.
Atların büyüklüğü ırklara göre değişir, ancak aynı zamanda beslenmeden de etkilenir.
- Hafif binicilik atları genellikle 142 ila 163 cm arasında değişir ve 380 ila 550 kilogram ağırlığında olabilir.
- Daha büyük binicilik atları genellikle yaklaşık 157 cm ila 173 cm uzunluğunda ve genellikle 500 ila 600 kilogram ağırlığında olur.
- Ağır yük atları genellikle en az 163 cm’den 183 cm yüksekliğine kadar olabilir. Yaklaşık 700 ila 1.000 kilogram ağırlığında olabilirler.
Pony
Pony ile at arasında sadece bir fark vardır. O da boylarıdır. Cidago kemiğinden ölçüldüğünde 1.48 cm’nin altında kalan küçük boylu atlara pony denir. Fakat bu durumun istisnaları vardır. Bazı yerlerde, 1.48 cm’den uzun bir at, pony olarak sınıflandırılabilir.
Kısa boyundan dolayı, biniciliğe başlayan çocuklar için ve bazı yerlerde de binek ve yük hayvanı olarak kullanılırlar. Sağlam yapılı, dayanıklı ve uysal hayvanlar. Poniler yetiştirildikleri ülkeye göre adlandırılır: İskoç Ponisi, Shetland Ponisi, Korsika Ponisa, Togo Ponisi… Türkiye’de midilliler daha çok Kuzey Ege bölgesinde yetiştiriliyor.
Genetik
Atlar otçul ve tek mideli hayvanlardır. Geviş getirmezler. Eşek ve katıra nazaran baş büyük, kulaklar küçük, yele ve kuyruk kılları daha uzundur. Przewalski ve Tarpan atı gibi yabani atlarda yele kısa ve dik kıllardan ibarettir. Atın 4 ayağında (bazı ırklarda 2 ayağında) kestane bulunur. Ayrıca atların kendisine has kişneme sesleri vardır.
Irk, yetiştirme ve çevre şartları gibi sebeplere bağlı olarak değişse de, atlar genellikle 25-30 yıl yaşarlar. Bazı ırklarda bu süre 40 yıla kadar çıkabilir. Bugüne kadar kayıtlara geçen en uzun yaşayan at, Old Billy isimli bir attır. 19. yüzyılda yaşayan Old Billy, 62 yıl yaşamıştır.
Genlerinde 64 (2n=32) kromozom bulunur. Genlerinde 62 (2n=31) kromozom bulunan eşekler ile çiftleşip, katır ve bardoya ebeveynlik yapabilirler.
Don ve Nişaneler
Atlarda vücut üzerindeki renkler ya da renk karışımları “don” olarak adlandırılmakta. Tayın doğumundan itibaren sahip olduğu ve yaşamı boyunca hiç değişmeyen donlara “gerçek donlar” denir; al (tüm vücut kızıl ve tonları), yağız (tüm vücut siyah ve tonları), doru (beden kızıl, yele, kuyruk ve bacakların alt kısımları siyah), izabel don (saman sarısı), kula don (beden sarısı, yele, kuyruk ve bacaklarının alt kısımları siyah).
Tay doğduğunda sahip olduğu dona, zamanla beyaz kılların girmesiyle sonradan oluşan donlara “türev don” denmekte. Kır don (bedendeki kızılların kızıl ve beyazla karışımı), boz don (beden, yele, kuyruk ve bacakların alt kısımlarındaki kıllardaki kırmızı ve beyaz karışımı). Bunların dışında iki ayrı donun parçalar halinde bulunmasıyla oluşan donlara alaca donlar denmekte.
Atlarda vücudun değişik bölgelerinde (alın, bacakların alt kısmı gibi) beyaz kıllardan oluşan lekelere “nişane” deniyor. Örneğin alında yıldız (alında beyazlık köşeliyse), alında akıtma (beyazlık burun üzerine doğru uzamışsa) gibi. Burundaki nişanelereyse akıtma deniyor. Tam akıtma, yarım akıtma gibi.
Bacaklarda görülen nişanelere “seki” denir. Eğer beyazlık tırnağın üzerinde çorap şeklindeyse tam, biraz daha yukarısındaysa yüksek, dize kadar uzanıyorsa çizme seki adını alır.
Üreme ve Büyüme
Kısrakların gebeliği ortalama 335-340 (11 ay) gün sürer. Genellikle tek bir tay doğururlar. İkiz doğum çok nadirdir. Yeni doğan tay çok kısa süre içinde ayakta durabilir ve peşinden de koşabilir.
Erkek ve dişi taylar 18 aylık iken üreme yeteneğine sahip olurlar ancak üç yaşına gelmeden çiftleştirilmeleri ve dişi tayın gebe bıraktırılması doğru değildir.
Atların ırkı, boyu, cinsiyeti, uygulanan bakım ve beslenmeye bağlı olarak değişmekle birlikte, bir atın kemikleri 5-6 yaşına kadar büyümeye devam eder. Bir tay 4 yaşına geldiği zaman artık o yetişkin bir at olarak kabul edilir.
İlgili Yazı: Bir atın hamile olduğunu nasıl anlayabilirsiniz?
At Anatomisi
Kas ve İskelet sistemi
Kemik sayısı değişse de, genellikle iskeleti oluşturan yaklaşık 205 tane kemik vardır kuyruğunkiler hariç). Atın insan ile arasındaki en büyük fark, insanlarda köprücük kemiği (clavicle/collar bone) olarak adlandırılan kemiğin atlarda olmamasıdır. Atların bacak kemikleri omurgaya güçlü kaslar, tendonlar ve bağ dokuları aracılığıyla bağlanır.
İskelet kaslara destek ve iç organlar için koruma sağlar ve parçaları atın farklı hızlarda hareket etmesine, uzanmasına veya otlatmasına izin verecek yeterli hareket kabiliyetine sahiptir.
Bir atın vücudunda 128 kas vardır. Bunlar, hareket üretmek için gevşeyen ve kasılan bağ doku liflerinden oluşur. İki tip kas vardır: yüzeye yakın ve at tarafından kontrol edilen istemli kaslar ve iç organları kontrol eden istemsiz kaslar. Bu kasların, 52’si gövde de, 23’ü önde, 33’ü arkada, 20’si de baştadır. Atın kasları glikojen bakımından çok zengin bir yapıya sahiptir.
Dişler
Atlarda toplam 36 diş bulunur. Bu dişler ot yemesine uygun olacak şekilde adapte olmuşlardır. Önlerde; üst çenede 6 adet, alt çenede 6 adet olmak üzere toplam 12 adet kesici diş bulunur. Kesici dişlerin en önde, ortada bulunanlara ön kesici, bunların da yanındakilere orta kesici, en dıştakilere ise son kesici adı verilir.
Çenenin yanlarında ise 12 adet üst çenede, 12 adet alt çenede olmak üzere 24 adet azı diş vardır.
Taylarda süt dişleri bulunur. Bunlar kalıcı dişlere göre daha ufak yapılı ve beyaz renklidir. Kalıcı dişler sarı renkli ve daha iridir. Süt olsun kalıcı diş olsun hepsinin üst kısmında “arpacık çukurluğu” adında bir çukur bölge bulunur. Arpacık çukurluğunun durumu yaş tayininde çok önemlidir.
Atın yaşı da, dişlerinden, özellikle azı dişlerinin aşınmasından belli olur.
Sindirim
Ot yiyip geviş getirmeyen atlar, hızlı ve uzun süreli koşma yeteneğini kazandıran metabolizması eşsizdir.
Yabani atlar günde yaklaşık % 60-80 oranında beslenme için harcarlar , bu sırada 5 ila 10 kilometre arasında seyahat ederler.
At sindirim sistemi, sonuç olarak, az miktarda yiyeceği sık sık işlemek için tasarlanmıştır. Aslında atların midesinde, kendi aksine, onlar eğer sürekli asit üretirler ve vardır otlatmak yapamaz, fazla asit, ülser gibi sindirim sorunlarına neden olabilir kolik .
Bir atın sağlığının hem fiziksel hem de zihinsel olarak kan dolaşımını iyileştirmek , yaralanmayı azaltmak ve can sıkıntısını azaltmak için sürekli harekete bağımlı olmasıyla desteklenir.
Bakım
- At ve Binicilik Malzemelerinin Bakımı Nasıl Yapılır?
- Atların Kışın Bakımı Nasıl Yapılmalıdır?
- Günlük Bakım Rehberi: At Nasıl Tımar Edilir?
Atın Yürüyüş Şekilleri
Atların yürüyüş şekilleri; adeta, süratli ve dörtnal olmak üzere üç çeşittir. Bu üç yürüyüşün atın topluluk derecesine göre uzayıp kısalan adım ve sıçrayışları vardır. Her üç yürüyüş kararında, atın topluluk derecesine göre, mesafe alıcı adımlar ne kadar uzasa veya kısalsa yürüyüş temposunun aynı kalmasına, temponun değişmemesine, büyük bir itina gösterilmelidir.
Zeka ve öğrenme
At zeki değildir. Buna karşılık yer tanıma hassası vardır. Çok hassastır ve iyi bir hafızası vardır. Binici atın bu özelliklerinden bütün eğitim ve çalışma süresince yararlanmayı bilmelidir. Bir hareketi başardığında okşanır ve sevilirse bunu hiç unutmaz. Verilen cezayı da hatırından çıkarmaz. Bu sebeple ata ceza vermekten mümkün olduğundan kaçınılmalıdır.
Kaynakça
At Yetiştiriciliği, Prof. Dr. Rafet Arpacık
Atçılık, Doç. Dr. Orhan Yılmaz
Yoldaşımız At, Kudret Emiroğlu – Ahmet Yüksel